22 Ağustos 2012 Çarşamba

Türk Ordusu

Oncelikle herkesi selamlarim ve yazimi tatildeyken telefondan yazdigim icin olusacak harf sorunlari icin simdiden ozurlerime basvururum.
Bugune kadar hep Turk Ordusunun gucunu ve ihtisamini dinleyerek buyuduk. Ve ordumuza hayranlik hissettik. Fakat bugunlerde halkimizin Turk Ordusunun gucunun olmadigini ve kendimizi abarttigimizi soyledigini isittim. Ve bunun uzerine bir arastirma yaptim.

Bazi verilere sadece internetten ulasabiliriz. Bende boyle yaptim ve gercekten resmi bir site buldum. Dunya devletlerinin ordularini resmi rakamlarla gosteren bir site. Sitenin kaynakcasi CIA dokumanlari. Siteyi yazimin sonunda sizlerle paylasacagim. Fakat once belirtmek istedigim konular var.

Resmi rakamlarla inceledigimiz zaman muazzam bir askeri gucumuz var. Resmi askeri personel sayimiz 2011 yilina gore 611.000 kisi civari. Yani dunyadaki 8. askeri personel buyuklugune sahibiz. Bunun uzerine personel sayisina nazaran hava ve deniz kuvvetlerine bakacagim.

Dunyada hava kuvvetleri anlaminda 1940 hava araciyla dunyada 7. Siradayiz. En cok savas helikopteri olan 2. Ulkeyiz.
Tank sayimiz ile dunyada 8. Siradayiz.
Deniz kuvvetlerimiz dunya 6.si. Ve cok ilginctirki deniz alti sayimiz Rusyadan fazla.

Genel ortalama olarak Dunyanin 6. Buyuk ordusuna sahibiz. Kisacasi dunya uzerinde sozu gecen bir ordumuz var. Ve bu verilere gore komsularimizin bizim ordumuzun yaninda kayda deger bir ordulari yok.

Burada resmi fuze sayilarini ve teknolojileri belirtmedim cunku bunlari verilerle belirtmek cok saglikli olmaz.

Sonuc olarak gunumuzde halkimiza karsi bir korku operasyonu surduruluyor. Bizi korkan ve kendini savunmasiz hisseden bir halk olarak kilmak istiyorlar. Turk ordusu gercekten kudretli ve olasi bir savasta tam seferberlikle 45 milyon a ulasabilecek bir seviyede. Ustumuzde oynanan basitseme oyunlarina kanmamaliyiz. Guclu ve saglam bir devletimiz var. Hukumetler gecici, Devlet kalicidir. Saygilarimla.

Kaynakca = www.globalfirepower.com

9 Ağustos 2012 Perşembe

Uluslararası Prestijimiz

Tarihi binlerce yıl öncesine ait bir millet olmanın gururu içerisindeyiz. Devlet yönetiminde üstün bir yeteneğe sahibiz ve gerçekten ayak bastığımız topraklara adaleti ve barışı götürmüşüz. Bugün durduğumuz nokta tamamen bununla alakalıdır. " Yurtta sulh cihanda sulh. " Atatürk'ünde dediği gibi böyle bir çizgi çekmişiz politikalarımızın önüne. Yürüdüğümüz yol bu güzergahtadır.
Görüldüğü üzre ortadoğuda ipler çok gergin. Ben olaylara bakarken genel anlamda devlet politikası gözüyle bakarım. Çünkü kişilerin politikalarıyla devletin yürüyeceğine inanmam. Bu olaylara partisel değilde Milletsel bakmanın faydalı olacağı gözündeyim. Türkiye Cumhuriyeti şu anda geldiği nokta itibari ile Ortadoğuda barış köprülerini oluşturmuş durumdadır. Gerçekten dış ilişkilerde başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Bunun kanıtı ise Suriye'nin İran istedi diye uçağımızı düşürmesidir.
İran neden istesin ki? Bakın bu sadece teori. Birazda daha açmak isterim. Bu ellerine geçen bir kozdu ve değerlendirdiler. Hatta bir iki adım ilerleyerek şunu söylemek isterim, " Suriye tarihinde ki en başarılı hareket". Neden mi? Çünkü Türkiye kıskaca sıkıştırılmış oldu. Saldırırsa amerikan uşağı, saldırmazsa korkak olarak kalacaktır. Ve Ortadoğuda üstlenmiş olduğu liderlik rolü sekteye uğratılmış olacaktır. Bize düşen ise Savaş ile Barış'ın tam ortasından sahneye girmektir. İyi düşünülmüş ve bir kaç adım sonrası hesaplanmış bir stratejidir.
Az öncede belirttiğim gibi Suriye, İran ve Rusya Ortadoğuya alın hayallerinizde ki Türkiye'nin uçağını düşürdük demiştir. Ve buna karşılıkta gereken tepkiyi görmeleri gerekmektedir. Savaşa girmek çözüm değildir lakin sessizde kalınamaz.


Vladimir Jirinovski

Batımızda ki komşunun iflasını açıklaması ve güneyimizde ki komşunun uçağımızı düşürmesi ile hareketli günler geçiriyoruz. Ve gerilimler oldukça yüksek. Suriye yapmış olduğu bu hareketi tek başına planlayamayacak kadar içerden çatırtılı bir devlet. Bu konuda Rusya ve İran’ın vermiş olduğu silah desteği ortada. Şimdi bugünden ve dünden oldukça söz ediyoruz. Çünkü işin görülen ve bilinen kısmıdır bu bölüm. Fakat biraz da yarın için düşünmemiz ve sorgulamamız gerekmektedir.
Sizlere bu yazımda oldukça renkli ve uç noktada birisinden bahsedeceğim. Rusya Liberal Demokrat Partisinin kurucusu ve şimdiki lideri olan , Rusya Federasyonu Alt Meclisi Duma’nın Başkan Yardımcısı Vladimir JİRİNOVSKİ’den bahsedeceğim. Kendisi Yahudi asıllı bir Rus’tur. Aynı zamanda Politikacı, Avukat, Felsefeci ve Türkologtur. Türkolog olmasından da ilginci büyük bir Türk düşmanıdır. Türk Dili ve Edebiyatı hakkında bilgiyi okuduğu Moskova Devlet Üniversitesinde Asya Dilleri bölümünde edinmiştir. İngilizce, Fransızca, Almanca ve Türkçe olmak üzere 4 dil bilmektedir.Bu kişi Rusya’nın 3. Büyük lideridir. Ve aşırı sağcı söylemleri ile dikkate gelmektedir. “ Başlarına böyle birşey gelsin istemem ama Türklerin hepsi dünyadan yok olsa dünya birşey kaybetmez. ” sözü ile ne denli bir Türk düşmanı olduğunu görmekteyiz. Bununla birlikte Ermenilerin 15 yıl içinde Ağrı Dağını alıp birde tazminat elde edeceklerini iddia etmiştir kendisi. Çok tehlikeli ve uç noktadan düşünceler taşımaktadır. Bahsettiğimiz bu kişi çok arka planda değil söylediğim üzre 3. kişidir Rusya’da. Düşürülen uçağımızın ardından yaptığı Öcü Hikayeside bir hayli tartışma uyandırmıştır. Amerika ve Rusya’nın Türkiye, İran ve Suriye topraklarında karşı karşıya geleceğini ve bunun kimse tarafından engellenemeyeceğini iddia etmiştir. Bununla kalmayıp doğuda bir devlet kurularak ülkemizin bölüneceğinide söylemiştir. Çok hararetli anlar çıkartmış ve en vahşi yorumları belirtmiştir kendisi. Babası kökeninden aslen bir Polonya Yahudisidir. Aynı zamanda asıl adı “ Vladimir Volfoviç Eidelshtein ” dir. Fakat Yahudi olmaktan pek hazetmediği için o soyismi atıp yerine daha Rus gözüken Jirinovski’yi almıştır. Kişisel görüşüm Rusya’nın lideri olma ihtimali çok yoktur. Çünkü aldığı oy oranları %10 civarlarındadır. Fakat böyle bir kişinin Rusya’nın lideri olduğunu düşünürseniz o zaman gerçekten tarihe geçecek ve Hitler, Stalin, Mussolini’nin ardından ismini yazdıracaktır. Bu denli uç köşede ki bir insanı tanımamız gerekir. Çünkü topraklarımızın geleceği bu insanların yapacakları ile şekillenecektir. Bunları bilerek önlemler alınmalıdır. Saygılarımla.

Yarın Ne Olur?


Yarın nelerin olacağını kestirmek gerçekten zor. Fakat üstünde kaba taslak tahminlerde bulunulabilir. Suriye ile gerilen ilişkilerimizin ardından askeri bir hareketin olup olmayacağını zaman gösterecektir. Fakat ben askeri hareket olsa bile Rusya veya İran ile kesinlikle bu tarz durumların olacağını sanmıyorum. Rusya Türkiye gibi bir müttefiği son ana kadar bekleyecektir. Ve İran’da tüm Nato’yu karşısına almış olmasına rağmen yanı başında ki Türkiye’yi düşman olarak görmek istemeyecektir. Bir adım daha ileri gideceğim, bunu kesinlikle iki ülke hayal bile etmek istemez. Çünkü Türkiye son zamanlarda Amerika ve Avrupa birliği ile sıkı ilişkiler kursa bile asla Doğulu kimliğini terketmemiş ve her zaman Ortadoğudaki kardeşlerini yalnız bırakmamıştır. Bu iki ülke için her zaman bir ümit ve kullanılabilecek bir kapı olacaktır. Avrupa ile 5-10 yıl içinde ilişkilerim tamamen kopacaktır. Bu konuda şüphem yok. Amerika ise bir süre sonra şimdiki gücünü kaybedecektir. Fakat her zaman bir gücün yerini diğeri dolduracaktır. Diğer alternatif ya biz oluruz ya da bizimle iyi ilişkiler kurmak isteyen birileri. Çünkü en büyük silah bizim elimizde. Genç Nesil.Elbet kum saatinde ki kumlar akacak ve zaman bize bir şeyler gösterecektir. Yaşayarak öğreneceğiz. Ama bu asil milletin gençliği olarak hiçbir zaman direnç ve azmimizi yitirmeyeceğiz. Saygılarımla.