17 Eylül 2013 Salı

Ortadoğu ve Türkiye

Geçen yazımda sizlere Mısır'daki darbe öncesi durumu anlatmıştım. Yapılmak istenileni. Ve çok sürmedi ki yazımdan bir süre sonra Mısır'da darbe gerçekleşti. Oluşmak üzere olan bir Ortadoğu bloğu zarar görmüş oldu. Mursi amerikancılık ile suçlanılırken darbe gizli bir Batı eliyle gerçekleşti. Ve Amerika ne hikmetse sözde kendi tayin ettiği Başkanın inişine memnuniyetle sessiz kaldı!

Bu meseleyi anlamak için küçük resimleri birleştirerek büyük tabloyu görmeliyiz. Suriye'de Esad kimyasal silah kullanımı sonrası rejim tarafından gerçekleştirilmediğini iddia etti. Ve bazı gruplarda çıkıp evet o yapmamıştır dedi. Uçağımız düştüğünde Esad yapmadı, Reyhanlı havaya uçtu Esad yapmadı, Türkiye'ye mermiler düşüyor Esad yapmadı. Kimyasal silah kullanıldı yine onun suçu yok? Ve dahada ilginci bunları terör grupları yapıyormuş.
Düşünülmesi gereken nokta Terör grupları hangi ara devletten ve devletin istihbarat gruplarından derin düşünür ve çok daha efektif davranır olmasıdır. Esad Türkiye'deki meseleyi iyi bilmektedir ve tüm kozlarınıda buna dayandırarak ikili siyaset yöntemiyle çözmektedir. Yaptıktan sonra arkasına yaslanarak biz yapmadık demesi düşünmeyen toplumları gerçekten inandırabilir. Ve o bunu defalarca uyguladı.

Özgür Suriye Ordusu ve Mursi arasında bir bağlantı kurmanın çokta saçma olmayacağı düşüncesindeyim. Öso Mısır'da darbeyle indirilen hükümet ile aynı görüşlere ve yapıya sahip. Ortak yönleri Sunni olmaları ve Türkiye ile çok güçlü bağlarının bulunmaları. Öso'nun yokedilmesi ve Mursi taraftarlarının susturulması tek bir kazanan ve tek bir kaybeden olduğu anlamına gelir. Kazanan İsrail olacaktır ve Kaybeden ise Türkiye.

Bu iki mesele direk olarak Ortadoğunun liderini bir adım öne çıkaracaktır. Ve birbiri ile ilgili bağlantılarıda çok manidardır.
Yaşayalım ve görelim. Nereye gidecek bu işin sonu?

1 Temmuz 2013 Pazartesi

Muhammed Mursi ve Mısır

Dünya düzeninin hızlı bir şekilde eksen yaşadığını hepimiz çıplak gözle görebilmekteyiz. Bu konu ile alakalı çok farklı yorumlar mevcut. Kimisine göre planlanan hareketler. Kimisine görede kazılan kuyuya düşülmesi hadisesi.
Hadiseler üzerine 100'lerce yorum yapılabileceği çok açık. Fakat çok farklı bir perspektiften incelemekte fayda olduğu kanaatindeyim. Duruma Türkiye üzerinden değilde Mısır üzerinden bakmak istiyorum.
2011 yılında Arap baharı ihtilaliyle Mısır'ın muhalif lideri olan Mursi bir çok hareketide peşine sıraladı. Mısır'ın Tayyip Erdoğan'ı lakabını alan Mursi Yargı, Asker ve çeşitli devlet kurumlarını sisteme sokmak üzere yenilikçi hareketler yapma girişiminde bulundu. Yapılmak istenen Türkiye'deki hareketin bir benzeriydi. Ve rol modelde kesinlikle Türkiye olmalıydı.
Şimdi meseleye yukarıdan bakmak gerek. Batı destekli Arap Baharında başa geçmiş bir Lider'i yine aynı Batı neden devirmek ister?
Arap Baharı istenilen sonuçları vermedi mi?
Arap Baharı tamamen Batı destekli olup çeşitli Batı kurumları tarafından planlanmış bir organize harekettir. ( BKZ. OTPOR ve CANVAS ) Bu hareketin içinde Türkiye'nin rol alması çok eleştiri çekmiş ve Türkiye'yi Batıcı bir kukla olarak atfettirmiştir. Fakat bu gün gelinen nokta gerek Türkiye gerekse Mısır'daki olaylar, Türkiye'nin süreci harika yönettiğini ve Baharı kendi safhına çektiğinin bir kanıtıdır. Arap Baharına burnunu sokan Türkiye mevcut sistemler üzerinde büyük etki yarattı.

http://yenisafak.com.tr/roportaj-haber/arap-baharinda-turkiye-lider-ulke-13.04.2013-424214 Bu başlıktaki göreceğiz haberde konuşan ICG Ortadoğu ve Kuzey Afrika direktörü Hiltermann'da dediklerimi doğrular nitelikte.

Mursi kukla olması beklenen fakat baş kaldırmış ve ülkesine yeni bir sistem tasarlamış bir Lider'dir.
İlerleyen günlerde neler olacağı belirsiz. Lakin başta kalmaya devam ettiği süreçte neler olacağı apaçık ortadadır.

30 Haziran 2013 Pazar

Selamlar olsun.

Selamlar olsun Kerkük'e . Selamlar olsun Urumçi'ye. Selamlar olsun Grozni'ye. Selamlar olsun Saraybosna'ya. Bağdat'a, Tebriz'e Horasan'a Kırım'a Arakan'a. Selamlar olsun tüm ızdırap çekenlere. Selamlar olsun haklı olupta zalimden zulüm görenlere.

Bir Dünya Düzeninden bahsedilecekse bunun girişinde cefa çekmişlerin adı yazılı olmalıdır. Sesi duyulmamış ve bastırılmış bir medeniyetin kuracağı düzen yakındır.
Bugün yaşadıklarımızın hepimizi derin düşünceler içerisine sokuyor. Fakat şunu unutmamız gerekir. Moğol istilasından sonra Anadolu'dan çok daha büyük bir medeniyet doğdu. Her zulüm peşinde bir hayrı doğurur. Bugün sistemin sallantıları alttakileri üste çıkarmaya vakıf olabilecek seviyede. Tüm çekilen acılar bir gün hesabını bulacaktı. Ve o gün artık yakınlarda. Bir insan ömrüyle sınırlandıramasak dahi çocuklarımızın yarını bizimkilerden çok daha farklı olacağa benziyor.
Allah bu zor günlerin refaha dönüşmesini nasip etsin.